Sayfalar

20 Haziran 2013

Türkiye Patent Gelişimi

Türkiye'nin teknoloji ve inovasyon konusundaki gelişimi için bakılması gereken performans parametrelerinden biride patent başvurularıdır. Ekte grafiği mevcut, 2002'den bu yana 10'a katlamış patent başvuru sayısı. Biliyormuydunuz 1994 yılında Türk Patent Enstitü'sünün kurulmasına kadar Türkiye'de Abdülhamit devrinden (1879) kalmış bir "İhtira Beratı Kanunu" (patent kanunu) yürürlükteydi... Abdülhamit de kızıl sultandı değil mi?


19 Haziran 2013

Dış Borcumuz

Ekonomik değerlendirmelerde salt dış borç toplamından ziyade toplam dış borcun milli gelire olan oranına bakılır. Ayrıca bunun içerisinde kamu ve özel borç detaylarına da inilerek... Bu oran borcunuzu hangi risk seviyesinde ödeyip ödeyemiyeceğinizden, faiz oranlarına kadar birçok faktörü etkilemekte. Dış borç toplamının milli gelire oranı tarihi en yüksek değerini 2001 yılında gördü ve tarihi en düşük seviyeyi ise 2012 yılında (OECD ortalamasının 1/3'nde mevcut durum). Reel & nominal kişi başı milli gelir konusuna odaklanıp (onun dahi reel oranlardan yapılmasına ilişkin bakanlar kurulu kararı bile çıkmış), propaganda diye haykıran ancak borç konusuna gelince körlük yapanlara duyurulur..
 
 

9 Haziran 2013

Çapuling rüzgarına yelken açan ekonomistler

İlk dönemlerinde öfke, nefret, şiddet, kutuplaşma tohumlarının fazlasıyla saçıldığı, ancak an itibariyle sakinleşen ve şölen havasında devam ettiğini gözlemlediğim gösterilerin oluşturduğu puslu havada yabancı kaynaklı veya yerli işbirlikçi ekonomik analizler arzı endam ederek kriz senaryolarını üfürmeye başladı. Köpek balığına benzetilen bu ekonomi medyumları kan kokusu aldımı hiç affetmezler, rakamlarla ilgili sihirbazlıklarını anında fal gibi açarlar.. Üniversite giriş seviyesi ekonomi derslerinin maalesef ingilizce okutulması, diliyle uğraşmaktan gerçek anlamıyla idrak etmenin zorluklarıyla bu cambazlıkları herkes rahatlıkla yakalayamamaktadır. Uzun bir süredir okumadığım bu kişilerin yazıları defalarca direk olarak paylaşılmış şekilde önüme düşünce (Bkz. “Memleketimden iktisat efsaneleri” Hürriyet Gazetesi / Ege Cansen) yazmadan edemedim doğrusu. Şahsen ekonomik durum ve tahminleri bu tür yazarlardan öğrenceğime Almanların dünya kupasında kullandığı ahtapot Paul’una danışmayı tercih ederim veya TEM’den geçen günlük kamyon sayısı ve trafiğini gözlemlemenin daha iyi sonuçlar vereceğine bahse girerim.

4 Haziran 2013

Algı Yönetimi

Geziparkı protestosuyla başlayan olayların ülkemin geleceğine olan inancım, ümidim ve birikimleri ciddi anlamda riske sokan bir mahiyete ulaşmasından dolayı başından itibaren hep provokasyon olarak nitelendirdim ve halende o şekilde olduğuna dair kanaatim değişmedi. Ortamda siyasi açıdan zaman zaman sert üslup oluştu doğru ama bunu tahrike getiren bir algı yönlendirmesine dair inanılmaz bir dezenformasyonda dozajlanıyordu. Bu algı yönetimi pek uzmanlık alanım olmasa da örneklerinden kolaylıkla herkesin anlayabileceği bir geçmişimiz var maalesef. 

Örnek mi? En büyük özel üniversitelerimizden olan Koç Üniversitesi İstanbul’un en değerli benimde yetiştiğim Boğazın incisi Sarıyer’de kilometrelerce doğal olan orman alanını, bakın doğal diyorum yani kendiliğinden oluşan orman (Geziparkı’ndaki ağaçlar dikme), bunu Garipçe köyüne giderken rahatlıkla ağaçlara bakarak anlayabilir herkes, talan ederek bu kampüsü tamamladı. Hem de kendisine orman alanı olmayan birkaç km ötede daha da büyük alanlar teklif edilmesine rağmen. Kendilerine orman alanının kesilmesinin yanlış olduğu ifade edilen Koç grubu CEO’ları “Ağaç mı değerli insan mı?” şeklinde çarpıtmalar yapmadı mı? Demirel “Verdimse Ben Verdim” diyerek devletin malını babasının malıymış gibi peşkeş çekmedi mi? Algı yönetimi devletin malını peşkeş çeken Demirel’in bu ifadesini espri gibi yutturmadı mı insanlarımıza? Aynı üniversitenin açılışını yapan Cumhurbaşkanı Demirel “Bu üniversitenin burada kurulmasına karşı çıkanlar şimdi nerede?” (Dönemin Belediye Başkanı ve şimdiki Başbakanımız şiir okumaktan tutukluydu o zaman) demedi mi? Bunun gibi sayısız örnek verilebilir.